بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Hoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Mesaj Sayınız: 0


    Aşura Ziyareti ve Anlamı

    muhammed
    muhammed
    Gizli-Ilimler Yöneticisi
    Gizli-Ilimler Yöneticisi


    Mesaj Sayısı : 219
    Yaş : 34
    Nerden : Almanya
    Memleket : Adana
    Kayıt tarihi : 14/01/11

    Aşura Ziyareti ve Anlamı Empty Aşura Ziyareti ve Anlamı

    Mesaj tarafından muhammed Paz Ocak 16, 2011 4:18 am

    Aşura Ziyareti ve Anlamı
    şia duaları - ziyareti aşura - aşure duası - aşure duası ve anlamı




    Bismillahirrahmanirrahim

    اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِ اللَّهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ
    رَسُولِ اللَّهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ اَميرِ--الْمُؤْمِنينَ
    وَابْنَ سَيِّدِ الْوَصِيّينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ فاطِمَةَ
    سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ثارَ اللَّهِ وَابْنَ
    ثارِهِ وَالْوِتْرَ الْمَوْتُورَ

    “Selam olsun sana ey Eba Abdillah! Selam olsun sana ey Resulullah’ın
    oğlu! Selam olsun sana ey Mü’minlerin Emiri ve vâsilerin efendisinin
    oğlu! Selam olsun sana ey dünya kadınlarının efendisi Fâtıma’nın oğlu!
    Selam olsun sana ey Allah’ın kanına (intikamına) tâlip olduğu ve kanına
    talip olduğunun oğlu! Ey, (mukaddes) kanının intikamı henüz alınmayan!

    اَلسَّلامُ عَلَيْكَ وَ عَلَى الْاَرْواحِ الَّتى حَلَّتْ بِفِنائِكَ
    عَلَيْكُمْ مِنّى جَميعاً سَلامُ اللَّهِ اَبَداً ما بَقيتُ وَ بَقِىَ
    اللَّيْلُ وَالنَّهارُ

    Selam olsun sana ve senin eşiğine yerleşen (sana feda olup, senin
    haremine yerleşen) ruhlara. Hepinizin üzerine benden Allah’ın edebi
    selamı olsun; ben yaşadığım ve gece ve gündüz devam ettiği müddetçe.

    يا اَبا عَبْدِ اللَّهِ لَقَدْ عَظُمَتِ الرَّزِيَّةُ وَ جَلَّتْ وَ
    عَظُمَتِ الْمُصيبَةُ بِكَ عَلَيْنا وَ عَلى جَميعِ اَهْلِ الْاِسْلامِ وَ
    جَلَّتْ وَ عَظُمَتْ مُصيبَتُكَ فِى السَّمواتِ عَلى جَميعِ اَهْلِ
    السَّمواتِ فَلَعَنَ اللَّهُ اُمَّةً اَسَّسَتْاَساسَ الظُّلْمِ
    وَالْجَوْرِ عَلَيْكُمْ اَهْلَ الْبَيْتِ و لَعَنَ اللَّهُ اُمَّةً
    دَفَعَتْكُمْ عَنْ مَقامِكُمْ وَ اَزالَتْكُمْ عَنْ مَراتِبِكُمُ الَّتى
    رَتَّبَكُمُ اللَّهُ فيها َ لَعَنَ اللَّهُ اُمَّةً قَتَلَتْكُمْ وَ لَعَنَ
    اللَّهُ الْمُمَهِّدينَ لَهُمْ بِالتَّمْكينِ مِنْ قِتالِكُمْ


    Ey Eba Abdillah senin yasın ve musibetin bize ve İslam ehline çok ağır
    ve büyük oldu. Senin musibetin göklerde bütün gök ehline de çok büyük ve
    ağır oldu. Allah lanet etsin, siz Ehl-i Beyt’e yapılan zulüm ve
    haksızlığın temelini atan topluluğa. Allah lanet etsin, sizi. (ilahi)
    makamınızdan uzaklaştıran ve Allah’ın size tayin ettiği mertebeleri
    elinizden alan topluluğa. Allah lanet etsin, sizi şehit eden topluluğa.
    Allah lanet etsin, sizinle savaşabilmek için (zalimlere) zemin
    hazırlayan topluluğa.

    بَرِئْتُ اِلَى اللَّهِ وَ اِلَيْكُمْ مِنْهُمْ وَ مِنْ اَشْياعِهِمْ وَ اَتْباعِهِمْ وَ اَوْلِيائِهِمْ

    Ben Allah’a ve siz (Ehl-i Beyt’e) doğru, o (zalimlerden) ve onların izleyicilerinden, takipçilerinden ve dostlarından beriyim.

    و يا اَبا عَبْدِ اللَّهِ اِنّى سِلْمٌ لِمَنْ سالَمَكُمْ وَ حَرْبٌ لِمَنْ حارَبَكُمْ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ

    Ey Eba Abdillah, hiç şüphesiz ben kıyamet gününe kadar sizin ile barışık
    olanlarla barışığım, sizinle savaşanlarla savaş halindeyim.

    وَ لَعَنَ اللَّهُ آلَ زِيادٍ وَ آلَ مَرْوانَ وَ لَعَنَ اللَّهُ بَنى
    اُمَيَّةَ قاطِبَةً وَ لَعَنَ اللَّهُ ابْنَ مَرْجانَةَ وَ لَعَنَ اللَّهُ
    عُمَرَ بْنَ سَعْدٍ وَ لَعَنَ اللَّهُ شِمْراً وَ لَعَنَ اللَّهُ اُمَّةً
    اَسْرَجَتْ وَ اَلْجَمَتْ وَ تَنَقَّبَتْ لِقِتالِكَ

    Allah lanet etsin Ziyad soyuna ve Mervân soyuna. Allah lanet etsin
    Ümeyye oğullarının hepsine. Allah lanet etsin Mercâne oğluna (İbn-i
    Ziyâd’a). Allah lanet etsin Ömer b. Sa’d'a. Allah lanet etsin Şimr’e.
    Allah lanet etsin senin ile savaşmak için at eğerleyen, dizgin çeken ve
    nikap bağlayan topluluğa.

    بِاَبى اَنْتَ وَ اُمّى لَقَدْ عَظُمَ مُصابى بِكَ فَاَسْئَلُ اللَّهَ
    الَّذى اَكْرَمَ مَقامَكَ وَ اَكْرَمَنى بِكَ اَنْ يَرْزُقَنى طَلَبَ
    ثارِكَ مَعَ اِمامٍ مَنْصُورٍ مِنْ اَهْلِ بَيْتِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ
    عَلَيْهِ وَ آلِهِ اَللَّهُمَّ اجْعَلْنى عِنْدَكَ وَجيهاً بِالْحُسَيْنِ
    عَلَيْهِ السَّلامُ فِى الدُّنْيا وَالْآخِرَةِ

    Anam, babam sana feda olsun; senin için musibetim çok büyüktür. Şu halde
    senin makamını yücelten ve beni seninle değerli kılan Allah’tan
    istiyorum ki, Muhammed’in (s.a.a) Ehl-i Beyt’inden olan muzaffer imam
    (Hz.Mehdi) ile birlikte senin intikamını almayı bana nasip buyursun!
    Allah’ım, beni dünya ve ahirette Hüseyin (Aleyhisselam) ile şerefli kıl.

    يا اَبا عَبْدِ اللَّهِ اِنّى اَتَقَرَّبُ اِلَى اللَّهِ وَ اِلى رَسُولِهِ
    وَ اِلى اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَ اِلى فاطِمَةَ وَ اِلَى الْحَسَنِ وَ
    اِلَيْكَ بِمُوالاتِكَ وَ بِاْلبَرائَةِ مِمَّنْ اَسَّسَ اَساسَ ذلِكَ وَ
    بَنى عَلَيْهِ بُنْيانَهُ وَ جَرى فى ظُلْمِهِ وَ جَوْرِهِ عَلَيْكُمْ وَ
    عَلى َشْياعِكُمْ


    Ey Eba Abdillah, hiç şüphesiz ben, Allah’a, Resulü’ne, Emir-ül
    Mu’minin’e, Fâtıma’ya, Hasan’a ve sana, senin sevginle ve sizin (Ehl-i
    Beyt’in) düşmanlarından beri olmakla yakınlaşıyorum. Onlar ki bu
    haksızlığın temelini atıp binasını kurdular ve size ve takipçilerinize
    karşı zulüm ve haksızlıklarını devam ettirdiler.

    بَرِئْتُ اِلَى اللَّهِ وَ اِلَيْكُمْ مِنْهُمْ وَ اَتَقَرَّبُ اِلَى
    اللَّهِ ثُمَّ اِلَيْكُمْ بِمُوالاتِكُمْ وَ مُوالاةِ وَلِيِّكُمْ وَ
    بِالْبَرائَةِ مِنْ اَعْدائِكُمْ وَالنَّاصِبينَ لَكُمُ الْحَرْبَ وَ
    بِالْبَرائَةِ مِنْ اَشْياعِهِمْ وَ اَتْباعِهِمْ


    Ben, Allah’a ve size doğru onlardan beriyim ve önce Allah’a sonra da
    size, sizi dostlarınızı sevmekle ve düşmanlarımızdan, size savaş
    açanlardan ve onların izleyicilerinden beri olmakla yakınlaşıyorum.

    اِنّى سِلْمٌ لِمَنْ سالَمَكُمْ وَ حَرْبٌ لِمَنْ حارَبَكُمْ وَ وَلِىٌّ
    لِمَنْ والاكُمْ وَ عَدُوٌّ لِمَنْ عاداكُمْ فَاَسْئَلُ اللَّهَ الَّذى
    اَكْرَمَنى بِمَعْرِفَتِكُمْ وَ مَعْرِفَةِ اَوْلِيائِكُمْ وَ رَزَقَنِى
    الْبَرائَةَ مِنْ اَعْدائِكُمْ اَنْ يَجْعَلَنى مَعَكُمْ فِى الدُّنْيا
    وَالْآخِرَةِ وَ اَنْ يُثَبِّتَ لى عِنْدَكُمْ قَدَمَ صِدْقٍ فِى الدُّنْيا
    وَالْآخِرَةِ وَ اَسْئَلُهُ اَنْ يُبَلِّغَنِىَ الْمَقامَ الْمَحْمُودَ
    لَكُمْ عِنْدَ-اللَّهِ وَ اَنْ يَرْزُقَنى طَلَبَ ثارى مَعَ اِمامٍ هُدىً
    ظاهِرٍ ناطِقٍ بِالْحَقِّ مِنْكُمْ

    Ben, sizinle barışık olanla barışığım, sizinle savaşta olana karşı
    savaştayım. Size dost olana dostum; size düşman olanla düşmanım. Şu
    halde sizi ve dostlarınızı tanımakla beni şereflendiren ve
    düşmanlarınızdan beri olmayı bana nasip eden Allah’tan istiyorum ki beni
    dünya ve âhirette sizinle birlikte kılsın ve dünya ve âhirette sizin
    yanınızda bana sebât versin. Beni, sizin Allah katında sahip olduğunuz
    beğenilmiş makama ulaştırsın. Bana, hidayet imamı olan zuhur etmiş halde
    hakkı söyleyen (Hz. Mehdi) ile birlikte intikamınızı almayı nasip
    buyursun.

    وَ اَسْئَلُ اللَّهِ بِحَقِّكُمْ وَ بِالشَّأْنِ الَّذى لَكُمْ عِنْدَهُ
    اَنْ يُعْطِيَنى بِمُصابى بِكُمْ اَفْضَلَ ما يُعْطى مُصاباً بِمُصيبَتِه
    مُصيبَةً ما اَعْظَمَها وَ اَعْظَمَ رَزِيَّتَها فِى الْاِسْلامِ وَ فى
    جَميعِ السَّمواتِ وَالْاَرْضِ

    Allah’tan, sizin hakkınızı ve onun katında sahip olduğunuz ilahî
    mertebenizi vesile ederek istiyorum ki sizin musibetinizi çektiğim için,
    bana, musibet çeken bir kimseye verilen mükâfatın en iyisini nasip
    etsin. Ne de büyüktür bu musibet ve bu musibetin İslam’da ve bütün
    göklerde ve yerde meydana getirdiği sıkıntı ve acı!

    اَللَّهُمَّ اجْعَلْنى فى مَقامى هذا مِمَّنْ تَنالُهُ مِنْكَ صَلَواتٌ وَ
    رَحْمَةٌ وَ مَغْفِرَةٌ اَللَّهُمَّ اجْعَلْ مَحْياىَ مَحْيا مُحَمَّدٍ وَ
    آلِ مُحَمَّدٍ وَ مَماتى مَماتَ مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ

    Allah’ım, şu bulunduğum halde-yerde beni, senin salavat, rahmet ve
    mağfiretine mazhar olanlardan eyle. Allah’ım, benim hayatımı Muhammed ve
    Âl-i Muhammed’in hayatı, ölümümü de Muhammed ve Âl-i Muhammed’in ölümü
    gibi kıl.

    اَللَّهُمَّ اِنَّ هذا يَوْمٌ تَبَرَّكَتْ بِهِ بَنُو اُمَيَّةَ وَ ابْنُ
    آكِلَةِ الْاَكْبادِ اللَّعينُ ابْنُ اللَّعينِ عَلى لِسانِكَ وَ لِسانِ
    نَبِيِّكَ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ آلِهِ فى كُلِّ مَوْطِنٍ وَ مَوْقِفٍ
    وَقَفَ فيهِ نَبِيُّكَ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ آلِهِ

    Allah’ım, bu öyle bir gündür ki onu, Ümeyye oğulları ve ciğer yiyen
    (Hind’in) oğlu mübarek saymışlardır. O öyle bir kimseydi ki kendisi de
    babası da, Senin ve Resulü’nün dilinde lanetlenmiştir. Peygamber’in
    (Allah’ın salat ve selamı Onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun)
    bulunduğu her yerde ve durduğu her durakta onlara lanet okumuştur.

    اَللَّهُمَّ الْعَنْ اَباسُفْيانَ وَ مُعاوِيَةَ وَ يَزيدَ بْنَ مُعاوِيَةَ عَلَيْهِمْ مِنْكَ اللَّعْنَةُ اَبَدَ الْآبِدينَ

    Allah’ım, Ebu Süfyan’a, Muaviye’ye ve Yezid b. Muâviye’ye lanet et. Senin lanetin ebediyyen onların üzerine olsun.

    وَ هذا يَوْمٌ فَرِحَتْ بِهِ آلُ زِيادٍ وَ آلُ مَرْوانَ بِقَتْلِهِمُ
    الْحُسَيْنَ صَلَواتُ اللَّهِ عَلَيْهِ اَللَّهُمَّ فَضاعِفْ عَلَيْهِمُ
    اللَّعْنَ مِنْكَ وَالْعَذابَ الْاَليمَ

    Bu, öyle bir gündür ki onda Ziyâd ve Mervan soyu, Hüseyn’i (Allah’ın
    salavatı onun üzerine olsun) öldürdükleri için sevindiler. Şu halde,
    lanet ve acı azabını onların üzerine kat kat artır.

    اَللَّهُمَّ اِنّى اَتَقَرَّبُ اِلَيْكَ فى هذَا الْيَوْمِ وَ فى مَوْقِفى
    هذا وَ اَيَّامِ حَياتى بِالْبَرائَةِ مِنْهُمْ وَاللَّعْنَةِ عَلَيْهِمْ
    وَ بِالْمُوالاتِ لِنَبِيِّكَ وَ آلِ نَبِيِّكِ عَلَيْهِ وَ عَلَيْهِمُ
    السَّلامُ.

    Allah’ım, ben, bu gün ve durduğum bu yerde ve bütün hayat günlerimde o
    (zalimlerden) beri olmakla ve onları lanetlemekle ve Peygamber’ini ve
    Ehl-i Beyt’ini (hepsinin üzerine selam olsun) sevmekle sana
    yakınlaşıyorum.”

    Sonra yüz defa şöyle söylersin:

    اَللَّهُمَّ الْعَنْ اَوَّلَ ظالِمٍ ظَلَمَ حَقَّ مُحَمَّدٍ وَ آلِ
    مُحَمَّدٍ وَ آخِرَ تابِعٍ لَهُ عَلى ذلِكَ اللَّهُمَّ الْعَنِ الْعِصابَةَ
    الَّتى جاهَدَتِ الْحُسَيْنِ وَ شايَعَتْ وَ بايَعَتْ عَلى قَتْلِهِ
    اَللَّهُمَّ الْعَنْهُمْ جَميعاً

    “Allah’ım, Muhammed ve Âl-i Muhammed’in hakkına ilk zulmeden kimseden,
    ona bu konuda en son tâbi olan kimseye kadar hepsine lanet et.
    Allah’ım, Hüseyin’le savaşan ve onu öldürmek için birbirleriyle
    işbirliği yapan ve sözleşen topluluğa lanet et. Allah’ım, onların
    hepsini topyekün kendi lanetine mazhar eyle.”


    Sonra da yüz defa şöyle söylersin:

    اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِ اللَّهِ وَ عَلَى الْاَرْواحِ الَّتى
    حَلَّتْ بِفِنائكَ عَلَيْكَ مِنّى سَلامُ اللَّهِ اَبَداً ما بَقيتُ وَ
    بَقِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ وَ لا جَعَلَهُ اللَّهُ آخِرَ الْعَهْدِ
    مِنّى لِزِيارَتِكُمْ اَلسَّلامُ عَلَى الْحُسَيْنِ وَ عَلى عَلِىِّ بْنِ
    الْحُسَيْنِ وَ عَلى اَصْحابِ الْحُسَيْنِ.

    “Selam olsun sana ey Eba Abdillah ve O (pak) ruhlara ki senin eşiğinde
    (hareminde) yer aldılar. (Sana canlarını kurban etme ve aynı mekanda
    defnedilme şerefine nail oldular.)
    Allah’ın selamı benden, senin üzerine olsun ebediyyen; yaşadığım ve gece ve gündüz devam ettiği müddetçe.
    Allah, bunu, benim sizi son ziyaretim kılmasın. Selam olsun Hüseyn’e ve Ali b. Hüseyn’e, Hüseyn’in evlatlarına ve ashabına.”

    Sonra şöyle devam edersin:

    اَللَّهُمَّ خُصَّ اَنْتَ اَوَّلَ ظالِمٍ بِاللَّعْنِ مِنّى وَابْدَأْ بِهِ
    اَوَّلاً ثُمَّ الثَّانِىَ وَالثَّالِثَ والرَّابِعَ اَللَّهُمِّ الْعَنْ
    يَزيدَ خامِساً وَالْعَنْ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ زِيادٍ وَابْنَ مَرْجانَةَ
    وَ عُمَرَ بْنَ سَعْدٍ وَ شِمْراً وَ آلَ اَبى سُفْيانَ وَ آلَ زِيادٍ وَ
    آلَ مَرْوانَ اِلى يَوْمِ الْقِيمَةِ.

    “Allah’ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt’ine) ilk zulmedeni benim özel
    lanetime mazhar eyle. Bunun için de, önce birinci, sonra ikinci, sonra
    üçüncü ve sonra da dördüncüden başla. Sonra da… Yezid’e lanet eyle.
    Ziyad’ın ve Mercâne’nin oğlu Ubeydullah’a, Sa’d oğlu Ömer’e, Şimr’e, Ebu
    Süfyan’ın, Ziyâd’ın ve Mervân’ın soyuna kıyamet gününe kadar lanet et.”

    Sonra secdeye kapanıp şöyle dersin:

    اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ حَمْدَ الشَّاكِرينَ لَكَ عَلى مُصابِهِمْ
    اَلْحَمْدُ للَّهِ عَلى عَظيمِ رَزِيَّتى اَللَّهُمَّ ارْزُقْنى شَفاعَةَ
    الْحُسَيْنِ يَوْمَ الْوُرُودِ وَ ثَبِّتْ لى قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَكَ مَعَ
    الْحُسَيْنِ وَ اَصْحابِ الْحُسَيْنِ الَّذينَ بَذَلُوا مُهَجَهُمْ دُونَ
    الْحُسَيْنِ عَلَيْهِ السَّلامُ.

    “Allah’ım onların musibetine karşı bana, şükredenlerin hamdı gibi
    hamdetmeği nasip eyle. Bu büyük acı ve musibetimden dolayı Allah’a
    hamdolsun. Allah’ım, (huzuruna) varacağım gün Hüseyn’in şefâatini bana
    nasip eyle ve indinde Hüseyin ve canlarını Huseyn’e (Aleyhisselam) feda
    eden ashabıyla birlikte, benim doğruluk ayağıma sebât ver.”

      Forum Saati Perş. Kas. 21, 2024 9:31 pm