Ahd Duası Ve Anlamı
ahd duasının anlamı - ahd duasının türkçesi - caferi duaları - zuhur duaları - zuhur duasıAhd Duası
Allâhumme rabben-nûril azim ve rabbel kursiyyirraf’î,ve rabbel bahril
mescûr ve munzilet tevrâti vel incili vez zebûrve rabbez zilli vel harur
ve munzilel kur’anil azim ve rabbel melaiketil mukarrabine vel enbiyâi
vel murselîn.
Allâhumme inni es’eluke bi vechikel kerîm ve binûri vechikel munîr ve
mulikel kadîm . ya hayyu ya kayyûm es-eluke bismikellezî eşragat
bihis-semâvâtu vel arezun ve bismikellezî yeslahu bihil evvelûne vel
âhirûn yâ hayyen gable kulli hay ve ya hayyen ba’de kulli hay; ve yâ
hayyen hîne lâ hay.
Yâ muhyiyel mevtâ ve mumîtel âhyâ. Yâ hayyu lâ ilahe illa ent. Allâhumme
belliğ mevlanel imamel hâdil Mehdîyel gâime bi emrik; selavâtullâhi
aleyhi ve alâ âbâihit-tâhirîn en cemîil mu’minîne vel mu’minât fî
meşârigil arzi ve meğaribihâ, sehlihâ ve cebelihâ ve berrihâ ve bahrihâ;
ve enni ve ne vâlideyye mines-salevâti zinete arşillâh midâde
kelimâtihi ve mâ ehsâhu ilmuhu ve ehâta bihi kitâbuh.
Allâhumme inni uceddidu lehû fÎ sabîhati yevmî hâzâ ve mâ iştu min
eyyâmi ahden ve akden ve bey’aten lehû fî unugî;lâ ehûlu anhâ ve lâ
ezûlu ebadâ.
Allâhummec’alnî min ansârihî ve a’vânih;vez-zâbbîne enhu vel musâriîne
ileyhi fî gazâi havâicihî vel mumtesilîne li evâmirih; vel muhâmîne enhu
ves-sâbigîne ila iradetih vel musteşhedîne beyne yedeyh
Allâhumme in hâle beyni ve beynehul mevtullezî cealtu alâ ibâdike hatmen
magziyya; fe ahricnî min gabrî mu’teziren kefenî, şâhiren seyfî
mucerriden ganâti mulebbiyen da’veted-daî fil hâziri vel bâdi.
Allâhumme erinit-tal’ater-reşîdeh vel gurratel hamideh; vekhul nâzirî
binazretin minni iley ve accil fereceh ve sehlil mahreceh vesluk bî
mehecceteh; ve enfiz emreh uşdud ezreh va murillâhumme bihî bilâdek
vahyi bihî ibâdek feinneke gulte ve gavlukel hak : zaherel fesâdu fil
berri vel bahri bimâ kesebet eydinnâs! fezhirillâhumme lenâ veliyyeke
vebne binti nebiyyikel musemmâ bismi resûlik , hatta lâ yezfere bişey’in
minel bâtili illâ mezzegah ve yuhiggal hakka ve yuhaggigah
vec’Allâhumme mefzean limazlûmi ibâdik ve nâsiren limen la yecidu lehu
nasıran gayrek , ve muceddiden limâ uttile min ahkâmi kitâbik ve
muşeyyiden limâ verede min a’lâmi dînik ve suneni nebiyyik sallallahu
aleyhi ve âlih vec’ Allâhumme mimmen hassantehû min be’sil mueteîin.
Allahumme ve surra nebiyyike Muhammed sallallahu aleyhi ve âlih- bi
ru’yetih ve men tebiahu alâ da’vetih verham istekânetinâ ba’deh!
Allâmummekşif hâzihil ğummete en hâzihil ummeh bihuzûrihî ve accil lenâ
zuhûreh innehum yeravnehû baîdâ ve nerâhu garîbâ. Birahmetike yâ
erhamerrâhimin !
(buraya gelince üç kere elini dizine vurarak şunu söyle)
El’acele elacele Ya Mevlaye Ya Sahibez-zeaman!
Ahd Duası’nın anlamını okumak isteyenler:
Ahd Duasının Anlamı
Allah’ım! -Ey- yüce nurun Rabb’i! -Ey- yüksek kürsünün Rabb’i! -Ey-
kaynayan denizin Rabb’i! -Ey- Tevrat, İncil ve Zebur’u indiren! -Ey-
gölgenin ve sıcak -güneşin- Rabb’i! -Ey- yüce Kur’an’ın Rabb’i! -Ey-
mukarreb meleklerin, peygamber ve elçilerin Rabb’i!Allah’ım! Kerim ismin
hürmetine, her şeyi nurlandıran yüzünün nuru ve kadim mülkünün
hürmetine senden istiyorum. Ey diri, ey kayyum! Göklerin ve yerin
kendisiyle ışıklandığı ismin hürmetine, öncekilerle sonrakileri
kendisiyle ıslah ettiğin isminin hakkı için senden istiyorum. Ey her
diriden önce diri. Ey her diriden sonra diri. Ey hiçbir diri olmadığı
zaman diri olan. Ey ölüleri dirilten. Ey dirileri öldüren. Ey
kendisinden başka ilâh olmayan diri!
Allah’ım! Hidayet edici, hidayet üzere olan ve senin emrine kıyam edici
imam olan mevlamıza -rahmetin onun ve tertemiz babalarının üzerine
olsun- yeryüzünün doğularında ve batılarındaki, çölünde ve dağındaki,
karasında ve denizindeki bütün mümin erkek ve kadınlardan, benden ve
anam-babamdan Allah’ın arşının ağırlığınca ve kelimelerinin çekimince,
ilminin sayımınca ve -varlık- kitabının kapsamınca rahmet eyle.
Allah’ım! Ben bugünün sabahında ve yaşadığım sürece onun üzerimdeki
ahdini, akdini ve biatini yeniliyorum. Hiçbir zaman ondan
vazgeçmeyeceğim ve onu zail etmeyeceğim. Allah’ım! Beni onun ensarından
ve yardımcılarından, onu savunanlardan, hacetlerini yerine getirmeye
koşanlardan, emirlerine itaat edenler-den, onu himaye edenlerden, isteği
doğrultusunda diğerlerinden öne geçenlerden ve huzurunda şahadete
erişenlerden eyle.
Allah’ım! Eğer benimle onun arasında kulların için kesin kıldığın ve
takdir ettiğin ölüm engel oluşturursa beni kefenimi kendime gömlek
yaparak, kılıcımı kınından çıkararak, mızrağımı elime almış, -hakka-
davet edenin şehirde ve diyardakilere yönelen davetine lebbeyk diyerek
mezarımdan dışarı çıkar.Allah’ım! O değerli yüzü ve beğenilmiş
parlaklığı bana göster. Ona bir bakışla gözüme -nur ve ebediyet- sürmesi
sür. Zuhurunu çabuklaştır, çıkışını kolaylaştır, yolunu genişlet, beni
onun hüccetli yolunda yürüt, emrini geçerli kıl, sırtını güçlendir.
Allah’ım! Onunla beldelerini bayındırlaştır, onunla kullarını dirilt.
Sen buyurdun ki -senin sözün haktır-: “Karada ve denizde insanların
ellerinin kazandığı fesat zuhur etti” Allah’ım! O halde her batıla karşı
zafere ulaşması ve onu yırtması -yok etmesi-, hakkı sabit kılması ve
ayakta tutması için senin velin ve senin peygamberinin ismiyle adlananı
ve senin peygamberinin kızının oğlunu bize göster. Onu zulme uğrayan
kullarının sığınağı, senden başka kendisine yardımcı bulamayanın
yardımcısı, kitabının (Kur’an’ın) tatil olanını (uygulanmayan
hükümlerini) yenileyici, dininin şiarlarını ve peygamberinin -Allah’ın
rahmeti onun ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- sünnetlerini
sağlamlaştırıcı kıl.Allah’ım! Onu zalimlerin kötülüklerinden koruduğun
kimselerden kıl. Allah’ım! Peygamberin Muhammed’i -Allah’ın rahmeti onun
ve Ehl-i Beyti’nin üzerine olsun- onu ve onun davetini izleyenleri
görmekle sevindir ve ondan sonraki bizim zavallı halimize merhamet
et.Allah’ım! Onun huzuruyla bu gamı bu ümmetten gider. O hazretin
muhaliflerin uzak gördüğü, bizim ise yakın gördüğümüz zuhurunu
çabuklaştır; merhametinin hakkı için ey merhametlilerin en merhametlisi!
Daha sonra üç defa elini bacağına vurup her defasında şöyle de:
“Çabuk, çabuk, ey mevlam, ey sahibe’z-zaman.”