Adile Duası
dua - adile duası okunuşu - türkçe dular
dua - adile duası okunuşu - türkçe dular
Bismillahirrahmanirrahim
Allah, adaleti ayakta tutarak şahitlik etmiştir (açıklamıştır) ki,
kendisinden başka ilah yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de -buna
şahitlik (ikrar) etmişlerdir. Evet- mutlak güç ve hikmet sahibi
Allah’tan başka ilah yoktur. Allah nezdinde, hak din İslam’dır. Ben
zayıf, günahkar, isyan eden, muhtaç ve hakir bir kulum.Bana nimet veren,
beni yaratan, bana rızık veren ve bana ikramda bulunan –Allah’ın
birliğine” şehadet ediyorum; nitekim O’nun kendisi de kendi –birliğine-
şehadet etmiştir; yine melekler, ilim sahibi olan kulları da şehadet
etmişlerdir ki, O’dan başka ilah yoktur, O; nimet, ihsan, bağış ve
nimet sahibidir; kadir, ezeli, alim, sürekli, diri, tek, ebedi bir
varlıktır; duyan, gören, irade ve kerahet sahibidir; idrak eden, zengin
ve bütün bu sıfatlara müstehaktır; bütün bu yüce sıfatlarla birlikte güç
ve kudret diye bir şey var olmadan önce güçlüydü; ilim ve illet diye
bir şey ortaya çıkmadan önce alimdi; memleket ve mal namına bir şey
olmadan önce sürekli sultandı; her önceden önce, her ezelin ezelinde,
her durumda münezzehti; her sonradan sonra hal değiştirmeden ebediyen
baki kalacaktır; zatı yaratılışın başında ve sonunda zengindir; batın ve
zahirde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; O’nun hükmünde hiçbir zulüm yoktur
ve meşiyyetinde özel bir eğilim yoktur; takdirinde zulüm olmaz,
hükümetinden kaçılmaz, kahrından bir yere sığınılmaz; gazap ve
intikamından kurtuluş yeri yoktur; rahmeti gazabından öne geçmiştir,
rahmetini talep eden hiç kimse mahrum olmaz; kullarını kendine itaatle
mükellef kılınca engelleri kaldırdı ve itaate muvaffak olmada zayıf ile
güçlüyü eşit kıldı; herkesin emrine itaat etmesini mümkün kıldı,
günahtan sakınmanın yolunu kolay kıldı, herkesi ancak güç ve kudretinin
yettiği miktarda itaatiyle mükellef kıldı.
Münezzehtir Allah; -insanlara- cömertliği ne kadar da açık, şanı ne
kadar da yücedir! Münezzehtir Allah, bağışı ne kadar da fazla ve ihsanı
ne kadar da yücedir O’nun! Adaletini beyan etmeleri için peygamberler
gönderdi, peygamberlerin vasilerini fazl ve ihsanını açığa çıkarması
için atadı ve bizi, peygamberlerin efendisi, velilerinin en hayırlısı,
has kullarının en üstünü, temiz kulların en üst makamına sahip olan
Muhammed’in –Allah’ın salat ve selamı onun ve Ehl-i beyt’inin üzerine
olsun- ümmetinden kıldı. Biz de ona, bizi davet ettiği şeye, ona nazil
ettiği Kutr’an’a ,, Gadir-i Hum’da atadığı vasisine (Hz. Ali’ye) iman
ettik. Şehadet ederim ki, muhtar peygamberden sonra iyilik sahibi
imamlar ve seçilmiş halifelerin -ilki- kafirleri öldüren Ali’dir, ondan
sonra evlatlarının büyüğü olan Hasan b. Ali’dir, sonra kardeşi ve
Peygamber’in torunu, Allah’ın rızasına tabi olan Hüseyin’dir. Sonra
-oğlu- Ali b. Hüseyin Zeynulabidin’dir, sonra Muhammed Bakır, sonra
Cafer Sadık, sonra Musa Kâzım, sonra Ali Rıza, sonra Muhammed Taki,
sonra Ali Naki, sonra tertemiz olan Hasan Askeri, sonra alemin ümidi,
Allah’ın hücceti ve kâim olan halife beklenilen Mehdi’dir; dünya onun
kalmasıyla kalmakta, onun bereketiyle varlıklara rızık ulaşmakta, onun
varlığıyla yer ve gök sabit kalmaktadır; Allah onun vesilesiyle
yeryüzünü zulüm ve sitemle dolduktan sonra adalet ve eşitlikle
dolduracaktır.
Şehadet ederim ki, onların buyrukları hüccet, onların emrini yerine
getirmek ve onlara itaat etmek farz, onları sevmek Allah’ın ezeli
hükmüyle gerekli, onları izlemek kurtuluş sebebi, onlara muhalefet etmek
helaket nedenidir.Onların hepsi kesinlikle cennet ehlinin efendileri,
kıyamet gününün şefaatçileri, yer ehlinin imamları ve Allah’ın razı
olduğu vasilerin en üstünüdürler.
Şehadet ederim ki ölüm haktır, kabirde sorguya tabi tutulmak haktır,
ölülerin tekrar dirilmeleri haktır, mahşerde haşredilmek haktır, Sırat
haktır, terazi ve amellerin tartılması haktır, insanların hesaba
çekilmesi haktır, kitap ve amel defteri haktır, cennet haktır, cehennem
haktır ve de kıyamet saati gelecektir; bunda hiçbir şüphe yoktur ve
Allah kabirde olanları diriltip çıkaracaktır.
Allah’ım! Senin lütuf ve keremine ulaşmak benim ümidimdir, ihsan ve
rahmetine ulaşmak benim arzumdur; ne cenneti hak edeceğim bir amelim ve
ne de senin razı olmana neden olacak bir itaatim var. Ancak şu var ki,
ben senin tevhid ve adaletine inanıyorum, senin ihsan ve lütfüne ümit
besliyorum; sana, senin sevenlerinden olan Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini
şefaatçi olarak getirdim. Sen cömertlerin en cömerdi, merhametlilerin en
merhametlisisin. Allah’ın salatı peygamberimiz Muhammed’e ve onun bütün
tertemiz ve temizlenmiş Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun; onlara çok çok
selam olsun. Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah’tandır.
Allah’ım! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ben -bu duada dile
getirdiğim- yakin ve imanımı ve dinimde sebatımı senin yanında emanet
bırakıyorum; sen kendisine emanet bırakılanların en hayırlısısın; sen
bize emaneti korumayı emretmişsin; o ölüm vaktim gelip çatınca onu bana
geri ver; rahmetinle, ey merhametlilerin en merhametlisi.