بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Hoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Mesaj Sayınız: 0


    Adile Duası

    muhammed
    muhammed
    Gizli-Ilimler Yöneticisi
    Gizli-Ilimler Yöneticisi


    Mesaj Sayısı : 219
    Yaş : 34
    Nerden : Almanya
    Memleket : Adana
    Kayıt tarihi : 14/01/11

    Adile Duası Empty Adile Duası

    Mesaj tarafından muhammed Paz Ocak 16, 2011 4:31 am

    Adile Duası
    dua - adile duası okunuşu - türkçe dular



    Bismillahirrahmanirrahim

    Allah, adaleti ayakta tutarak şahitlik etmiştir (açıklamıştır) ki,
    kendisinden başka ilah yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de -buna
    şahitlik (ikrar) etmişlerdir. Evet- mutlak güç ve hikmet sahibi
    Allah’tan başka ilah yoktur. Allah nezdinde, hak din İslam’dır. Ben
    zayıf, günahkar, isyan eden, muhtaç ve hakir bir kulum.Bana nimet veren,
    beni yaratan, bana rızık veren ve bana ikramda bulunan –Allah’ın
    birliğine” şehadet ediyorum; nitekim O’nun kendisi de kendi –birliğine-
    şehadet etmiştir; yine melekler, ilim sahibi olan kulları da şehadet
    etmişlerdir ki, O’dan başka ilah yoktur, O; nimet, ihsan, bağış ve
    nimet sahibidir; kadir, ezeli, alim, sürekli, diri, tek, ebedi bir
    varlıktır; duyan, gören, irade ve kerahet sahibidir; idrak eden, zengin
    ve bütün bu sıfatlara müstehaktır; bütün bu yüce sıfatlarla birlikte güç
    ve kudret diye bir şey var olmadan önce güçlüydü; ilim ve illet diye
    bir şey ortaya çıkmadan önce alimdi; memleket ve mal namına bir şey
    olmadan önce sürekli sultandı; her önceden önce, her ezelin ezelinde,
    her durumda münezzehti; her sonradan sonra hal değiştirmeden ebediyen
    baki kalacaktır; zatı yaratılışın başında ve sonunda zengindir; batın ve
    zahirde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; O’nun hükmünde hiçbir zulüm yoktur
    ve meşiyyetinde özel bir eğilim yoktur; takdirinde zulüm olmaz,
    hükümetinden kaçılmaz, kahrından bir yere sığınılmaz; gazap ve
    intikamından kurtuluş yeri yoktur; rahmeti gazabından öne geçmiştir,
    rahmetini talep eden hiç kimse mahrum olmaz; kullarını kendine itaatle
    mükellef kılınca engelleri kaldırdı ve itaate muvaffak olmada zayıf ile
    güçlüyü eşit kıldı; herkesin emrine itaat etmesini mümkün kıldı,
    günahtan sakınmanın yolunu kolay kıldı, herkesi ancak güç ve kudretinin
    yettiği miktarda itaatiyle mükellef kıldı.

    Münezzehtir Allah; -insanlara- cömertliği ne kadar da açık, şanı ne
    kadar da yücedir! Münezzehtir Allah, bağışı ne kadar da fazla ve ihsanı
    ne kadar da yücedir O’nun! Adaletini beyan etmeleri için peygamberler
    gönderdi, peygamberlerin vasilerini fazl ve ihsanını açığa çıkarması
    için atadı ve bizi, peygamberlerin efendisi, velilerinin en hayırlısı,
    has kullarının en üstünü, temiz kulların en üst makamına sahip olan
    Muhammed’in –Allah’ın salat ve selamı onun ve Ehl-i beyt’inin üzerine
    olsun- ümmetinden kıldı. Biz de ona, bizi davet ettiği şeye, ona nazil
    ettiği Kutr’an’a ,, Gadir-i Hum’da atadığı vasisine (Hz. Ali’ye) iman
    ettik. Şehadet ederim ki, muhtar peygamberden sonra iyilik sahibi
    imamlar ve seçilmiş halifelerin -ilki- kafirleri öldüren Ali’dir, ondan
    sonra evlatlarının büyüğü olan Hasan b. Ali’dir, sonra kardeşi ve
    Peygamber’in torunu, Allah’ın rızasına tabi olan Hüseyin’dir. Sonra
    -oğlu- Ali b. Hüseyin Zeynulabidin’dir, sonra Muhammed Bakır, sonra
    Cafer Sadık, sonra Musa Kâzım, sonra Ali Rıza, sonra Muhammed Taki,
    sonra Ali Naki, sonra tertemiz olan Hasan Askeri, sonra alemin ümidi,
    Allah’ın hücceti ve kâim olan halife beklenilen Mehdi’dir; dünya onun
    kalmasıyla kalmakta, onun bereketiyle varlıklara rızık ulaşmakta, onun
    varlığıyla yer ve gök sabit kalmaktadır; Allah onun vesilesiyle
    yeryüzünü zulüm ve sitemle dolduktan sonra adalet ve eşitlikle
    dolduracaktır.

    Şehadet ederim ki, onların buyrukları hüccet, onların emrini yerine
    getirmek ve onlara itaat etmek farz, onları sevmek Allah’ın ezeli
    hükmüyle gerekli, onları izlemek kurtuluş sebebi, onlara muhalefet etmek
    helaket nedenidir.Onların hepsi kesinlikle cennet ehlinin efendileri,
    kıyamet gününün şefaatçileri, yer ehlinin imamları ve Allah’ın razı
    olduğu vasilerin en üstünüdürler.

    Şehadet ederim ki ölüm haktır, kabirde sorguya tabi tutulmak haktır,
    ölülerin tekrar dirilmeleri haktır, mahşerde haşredilmek haktır, Sırat
    haktır, terazi ve amellerin tartılması haktır, insanların hesaba
    çekilmesi haktır, kitap ve amel defteri haktır, cennet haktır, cehennem
    haktır ve de kıyamet saati gelecektir; bunda hiçbir şüphe yoktur ve
    Allah kabirde olanları diriltip çıkaracaktır.

    Allah’ım! Senin lütuf ve keremine ulaşmak benim ümidimdir, ihsan ve
    rahmetine ulaşmak benim arzumdur; ne cenneti hak edeceğim bir amelim ve
    ne de senin razı olmana neden olacak bir itaatim var. Ancak şu var ki,
    ben senin tevhid ve adaletine inanıyorum, senin ihsan ve lütfüne ümit
    besliyorum; sana, senin sevenlerinden olan Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini
    şefaatçi olarak getirdim. Sen cömertlerin en cömerdi, merhametlilerin en
    merhametlisisin. Allah’ın salatı peygamberimiz Muhammed’e ve onun bütün
    tertemiz ve temizlenmiş Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun; onlara çok çok
    selam olsun. Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah’tandır.

    Allah’ım! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ben -bu duada dile
    getirdiğim- yakin ve imanımı ve dinimde sebatımı senin yanında emanet
    bırakıyorum; sen kendisine emanet bırakılanların en hayırlısısın; sen
    bize emaneti korumayı emretmişsin; o ölüm vaktim gelip çatınca onu bana
    geri ver; rahmetinle, ey merhametlilerin en merhametlisi.


      Forum Saati Perş. Kas. 21, 2024 9:35 pm