بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Hoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Mesaj Sayınız: 0


    Namaz kılmamanın zararı

    muhammed
    muhammed
    Gizli-Ilimler Yöneticisi
    Gizli-Ilimler Yöneticisi


    Mesaj Sayısı : 219
    Yaş : 34
    Nerden : Almanya
    Memleket : Adana
    Kayıt tarihi : 14/01/11

    Namaz kılmamanın zararı Empty Namaz kılmamanın zararı

    Mesaj tarafından muhammed C.tesi Ocak 29, 2011 12:11 pm

    Namaz kılmamanın zararı


    Sual: Namaz kılmak büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günah değil midir?
    CEVAP
    Elbette çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]

    (Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

    (Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]

    (İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]

    (Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]

    Namaz kılmayan
    Sual: Namaz kılmamanın zararı nedir?
    CEVAP Birçok zararı vardır. Seyyid Abdülhakim efendi hazretleri buyurdu ki:
    Namaz kılmayan, her şeyden önce bütün müminlere zulmetmiş olur; çünkü her namazda (Esselamü aleyna ve ala ibadillahissalihin)
    demekle bütün müminlere dua ediliyor. Namaz kılmayan, her gün beş vakit
    namazda sünnetlerle beraber 21 kere tekrarlanan bu duadan Müslümanları
    mahrum bırakıyor. Kıyamette bütün müminler bu haklarını namaz
    kılmayanlardan alacaktır.

    Namaza gevşeklik gösteren, kıymetini bilmeyip hafif tutan birçok cezaya uğrar:
    Ömründen hayır ve menfaat görmez. Çeşitli hastalık, aşağılık,
    hakaret ve zilletler içerisinde hayat sürer. Salihlerden saygı görmediği
    gibi, çeşitli mahrumiyet ve sıkıntılara maruz kalır. Sıhhatinden hayır
    ve menfaat görmez. Genelde kötü yerlerde çalışanlar, namaz kılmayan veya
    namaza gevşeklik gösterenlerdir. Zahmetli, yorucu ve ağır işlerde
    çalışanlar da çoğunlukla bunlardır. Namazı doğru kılan, hem salihlerin
    yanında, hem de, arkadaşları ve akrabaları arasında saygı ve itibar
    sahibidir.

    Namaz kılanda yaratılışındaki güzellikten başka bir güzellik ve
    cemal vardır ki, namaz kılmayan ne kadar güzelleşmeye, süslenmeye
    çalışsa da, her gün yıkansa da, yeni elbiseler giyse de, yine bu
    güzellik ve cemale kavuşamaz. Güzel kokular sürünse de, kendisinde hâsıl
    olan tiksindirici kokuyu, hissedenlerden gizleyemez.

    Namaz kılanın yüzü güzel olur, uzun zaman yıkanmasa
    da, günlerce çamaşır değiştirmese de, vücut, elbise ve çamaşırları pis
    kokmaz. Namaz kılmayan, sık sık yıkanıp çamaşır değiştirse de, o
    nezafete, o zarafete sahip olamaz. Günde defalarca sadaka verse,
    yetimleri sevindirse, yedirip giydirse, günlerce Kur'an okusa, her yıl
    hacca gitse, buna benzer ibadet ve iyilik yapsa da sevap alamaz. Allahü
    teâlâ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda
    geçirmek gerekir. Bu vakitleri Allahü teâlânın tayin ettiği şekilden
    çıkarmak yani bozmak zulmünde bulunduğu için namaz kılmayanın her
    işinden, hayır ve bereket kalkar, duası da makbul olmaz.

    Namaz kılan Ya Rabbi dediği zaman, Allahü teâlâ, (Lebbeyk = söyle yapılsın) buyurur. Namaz kılmayana lebbeyk,
    işittim demez. Ancak namazı doğru kılan hayır ve berekete ve rahmete
    vesile olur. Namazda, Hazret-i Âdem’den itibaren bütün müminlerin ve
    bütün mahlûkatın hakları vardır. Namaz terk edilince, Hakkın rahmeti,
    örtülü kalır. Rahmetin gelmesine kesilmesine sebep olduğundan bütün
    mahlûkat namazı terk edene buğzeder. Müslümanların dualarının
    bereketinden mahrum kalır. Ölse, mezarı yanından geçen bir Müslümanın
    okuduğu Fatihadan gerektiği kadar faydalanamaz. Allahü teâlâ
    böylelerini, ulûhiyet makamında özel hizmet sayılan namaza almadığından,
    bu önemli hizmetten kovulmuş olur. Bu hizmet için verilecek olan
    faydalardan mahrum kalır.

    Namaz kılmayan, görünüşü bozularak yatağa düşer. Üstünü
    başını, yatağını, yorganını ve diğer şeylerini pisleterek berbat eder.
    Öyle olur ki, en yakınları, çocukları, hanımı, ana ve babası da
    ölümünden nefret eder. Hiç kimseden saygı göremezNamaz kılmamanın zararı Nokta Bu kimse büyük bir padişah da olsa, yine ölüm zamanında nefret edilen bir şekilde ölür.

    Namaz kılmayanın ölümünde, gözlerinde korku
    alametleri, telaş ve hüzün eserleri, gözünü göğe dikme işaretleri
    görünür. Gözlerinin rengi değişir. Yukarıya veya aşağıya doğru dikilir
    ki, bakmak mümkün değildir. Burun delikleri kurur. Kuş tüyü yatakta,
    süslü odada ve sarayda bin bir ihtişam ve debdebe içerisinde bulunsa da,
    yine zelil ve aşağı olur.

    Namaz kılmamakla iman zayıflar. Bu kimsenin namaza saygısı olmadığından melekler, ölüler ve diğer yaratıklar da ona saygı göstermez.

    Namaz kılmayan ölürken saçı sakalı karışır.
    Namaz kılanın ise ölümünde de hayattaki durumu bozulmaz, canlı gibi
    kalır. Onun ölümünü gören, ölümünden haberdar değilse, uyuduğunu
    zanneder.

    Namaz kılmayan ne kadar çok yemek yese de, yine açlık ızdırabı
    dinmez. Gittikçe şiddetlenir, dayanılmaz bir hâl alır. Ne kadar fazla ve
    iyi yemekler yedirilse, bu acı, bu ağrı, bu sızı dindirilemez. Bu
    ızdırap teskin olunamaz. Hep açlıkla acı çeker. Açlık bir orantı halinde
    yükselir, artar. Nihayet kıvrana kıvrana can verir; çünkü namazı terk
    etmek büyük günahtır. Cezası da o nispette büyük olur.

    Namaz kılan, güler yüzlü, parlak venurani yüzlü olur. Sevinç ve
    neşe alametleri yüzünde ve gözlerinde aşikâr olur. Kendi kusurlarını ve
    Hak teâlânın lütuf ve ihsanını görür de, alnından terler dökülür,
    burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir
    şekilde terler. Güzel bir şekilde kokar. Renginde latif bir güzellik
    olur. Etrafa güzel kokular yayılır. En lezzetli ve en nefis yemekler
    yemiş gibi tok ve kanmış olarak vefat eder.

    İbadetler imandan parça değildir. Yani inandığı halde
    bir ibadeti yapmayan veya bir haramı işleyen kâfir olmaz. Ancak namazda
    sözbirliği olmadı. Hanbeli’de bir namazı özürsüz terk eden kâfir
    olduğundan öldürülür. Yıkanmaz, kefene sarılmaz, namazı kılınmaz ve
    Müslümanların kabristanına konulmaz. Ayağına ip bağlanır, murdar bir it
    gibi, bir çukur kazıp içine konur. Üzerine toprak atılır. Üzerine kabir
    alameti de yapılmaz. Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza
    olarak öldürülür. Hanefi’de namaza başlayıncaya kadar dövülüp hapse
    atılır. Namaz kılmamak imansız ölmeye, namaz kılmak ise iki cihan
    saadetine sebep olur.

    Namaz ve dindarlık
    Sual: Namaz kılmadan da, hayır hasenat yaparak dindar olmak mümkün değil midir?
    CEVAP
    Sermaye olmadan kâr etmek nasıl mümkün değilse, namaz kılmadan da
    dindar olmak mümkün değildir. Namaz kılmayanın hayır hasenatına sevab
    verilmez. Peygamber efendimiz, (Namaz kılmayanın ibadetlerine sevap verilmez) buyuruyor. (Ebu Nuaym)

    Namaz, dinin direğidir. Namaz kılan dinini doğrultmuş olur. Namaz
    kılmayanın dini yıkılır. Namazları, müstehab zamanlarında ve şartlarına
    ve edeplerine uygun olarak, mümkünse cemaatle kılmalı. Muhammed Masum
    hazretleri, (Bunlardan biri yapılmazsa, yas tutulsa yeridir) buyuruyor.
    Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
    (Bir mümin, namaz kılmaya başlayınca, Cennet kapıları açılır.
    Rabbiyle arasındaki perdeler kalkar. Bu hâl, namaz bitinceye kadar devam
    eder.) [Taberani]

    Namazın önemi
    Sual: Bir arkadaş, (Namaz kılmakla cennete girilemez) derken, başka bir arkadaş da, (Namaz kılmadan, cennete hiç girilmez) dedi. Hangisi doğru?
    CEVAP
    İki sözde de, doğruluk ve yanlışlık var. Cennete girmek için, namaz
    kılmak yeterli değildir. Namaz kılan, Ehl-i sünnet itikadında değilse,
    mutlaka cehenneme girecek, imanını kurtarabildiyse, sonunda cennete
    girecektir; fakat itikadı doğru olmayanın, imanla ölmesi çok zordur.
    İtikadının bozukluğu küfre sebep olmuşsa, o zaman cehennemde ebedi
    kalır.

    Namaz kılmayan da, imanını kurtarabilirse, günahlarının cezasını
    çektikten sonra cennete girebilir; ama namaz kılmayanın imanla ölmesi
    çok zordur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
    Kıyamette önce, namazdan sorulacaktır. Namaz doğruysa, diğerlerinin hesabı, Allahü teâlânın yardımıyla kolay geçecektir. (2/67)


    Vazife elbette mukaddestir
    Sual: Bazı kimseler,(Ben namaz kılmam ama fakirlere
    yardım ederim, hayvanlara acırım. Bunlar da ibadettir. Sadece namaz
    kılmakla olmaz. Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyorlar.
    Namaz kılmayanın yaptığı iyi işler kabul olur mu?
    CEVAP
    (Sadece namazla olmaz) demek, namazı hafife almak olur. Namaz sanki
    iman gibidir. Nasıl ki, imanı olmayanın hiçbir ibadetine, iyiliğine
    sevap verilmiyorsa, namaz kılmayanın da hiçbir ibadetine sevap verilmez.

    (Namaz kılmayanın ibadetleri kabul olmaz.) [Ebu Nuaym]

    (Vazife mukaddestir. Önce iş, sonra namaz) diyerek namaz
    kıldırmamak doğru değildir. Namaz kılmakla işverenin hakkı geçmiş olmaz.
    Yani işverenin namaza mani olma hakkı olmaz.

    Vazife ne demektir? Vazife, âmir tarafından emredileni yapmak,
    yasak edileni yapmamak demektir. Birkaç âmirin verdiği emir, birbirine
    benzemiyorsa, daha üstün olan âmirin emri yapılır. Memuriyette ve
    askerlikte de, birinci vazife büyük âmirin emrini yapmaktır. En büyük
    âmir kimdir? Vazife elbette mukaddestir. Çünkü hadis-i şerifte, (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruldu. (Kudai)

    İnsanlara ne yapılırsa faydalı olacağını da, en büyük âmir olan
    Allahü teâlâ bildirmiştir. Birinci vazife, en büyük âmirin emrini yapmak
    olduğuna göre, en büyük âmir ne diyor? (İmandan sonra en büyük vazife namaz kılmaktır) buyuruyor. Namaz kılmayanın ibadetleri, iyi işleri kabul olmadığı gibi, kazancı da bereketsiz olur.

    Namaz kılmak, işi aksatmaz. Hatta namaz kılan, işini daha canla
    başla yapmaya gayret eder. Namaz kılan, kul hakkından, haramdan korkar,
    vazifesini ihmal etmez. (Namaz kılmaya vaktim yok) demek veya başka
    bahane uydurmak, beynamaz mazeretidir, namazın önemini bilmemektir.
    Hadis-i şerifte, (Bir kimse, namazını kasten, mazeretsiz kılmazsa, Allahü teâlâ onun diğer ibadetlerini faydasız kılar) buyuruldu. (İ.Gazali)

    Allahü teâlâ, namaz kılmayanın iyiliklerine sevap vermez. (Sefer-i ahiret)

    Namaz dinin direğidir
    Sual: İşlerimin yoğunluğu sebebiyle namazları vaktinde kılamıyorum.
    Bir arkadaş, dinde kolaylık vardır, namazların hepsini birleştirip
    kılmamı söyledi. Gece eve gidince hepsini kıl dedi. İşlerimi aksatmadan
    namazımı nasıl kılabilirim?
    CEVAP
    Namazlarınızı aksatmadan işlerinizi yapmalısınız. Müslüman için en
    önemli ibadet namazdır. İş aksayabilir, ama namaz asla aksamaz. Namazı
    aksatanın işinde hayır olmaz.

    İşlerin arasında namazı da hallederim zihniyeti salih Müslümana
    yakışmaz. Onun maksadı namazdır, onun en zevkli anı namazdadır. Namazı
    gaye bilenin, diğer işleri kolaylaşır.

    Dünya ve ahiret saadetimiz için, işlerimizin hayrını görmek için,
    namazı öne almalı, namaz kılmadan işe başlamamalı. Namaza mani olan
    işte hayır olmaz.

    İşlerin yoğunluğu sebebiyle namaz cem edilmez. Herhangi bir
    sebeple namaz kazaya kalma tehlikesi varsa, kazaya bırakmamak için cem
    edilir. Sonra gündüz kılmayıp gece cem edilmez. Öğle ile ikindi, akşam
    ile yatsı zaruret olunca Hanbeli mezheb taklit edilerek, birleştirilerek
    kılınır. Namaz her işten önemlidir. Ayakta kılınamazsa, oturarak
    kılınır, oturarak da kılamayan yatarak kılar. Su bulunmazsa veya suyu
    kullanmakta sakınca varsa, teyemmüm edilir. Bütün bunlar namazın önemini
    göstermektedir. Peygamber efendimiz, (Namaz dinin direğidir) buyuruyor. (Taberani, Beyheki)

    Direksiz bina olmadığı gibi, namazsız Müslümanlık da olmaz.

    Namazsız din olmaz
    İş arasında namaz kılanlardan olma sen,
    Mahşer günü saçını yolanlardan olma sen.

    Allah’ın her emrini öne almalı kişi,
    Önce namazı kılıp sonra yapmalı işi.

    İş önce gelir diye namazları aksatma,
    Önce namazını kıl, dini dünyaya satma.

    Direksiz bina olmaz, direk varsa yıkılmaz,
    Namaz dinde direktir, namazsız İslam olmaz.

    Vücutta baş ne ise, öyledir dinde namaz,
    Başsız vücut olmazsa, namazsız da din olmaz.

    Başsız beden yürüse korku kaplar insanı,
    Başsız görür evliya da namaz kılmayanı.

    Evlenmekle affedilir mi?
    Sual: Eğer namazı evlenince kılsam kılmadıklarımın günahı af olur mu?
    CEVAP
    Namaz, hac gibi ömürde bir defa yapılmıyor ki, evlenince,
    askerlikten sonra kılarım diyesiniz. Günlük yemek gibidir. Mesela ben
    birkaç gün yemeyeyim veya evlendikten sonra yerim deseniz olur mu?

    Namaz kılmayanın hali
    Sual: Namaz vakti çıkarken namazı kılmadığı için üzülmeyenin imanı gider mi?
    CEVAP
    Evet, imanı gider ama üzülmemek ne demektir? Namaz kılmayan, içki
    içen ve açık gezen, eğer ben de namaz kılsam iyi olur, içki içmesem iyi
    olur, açık gezmesem iyi olur diyerek günahlarına devam ediyorsa kâfir
    değildir. Bunları yapıyor bu arada oruç da tutuyorsa yine kâfir denmez.
    Biz de bazı günahları işliyoruz, gıybet ediyoruz. Hadis-i şerifte gıybet
    zinadan kötüdür buyuruluyor. Suizan ediyoruz vs. Ama yaptığımıza
    günahtır diyoruz. Namaz kılmayan da böyle diyorsa kâfir olmaz. Namaz
    kılmasam da açık gezsem de içki içsem de kalbim temizdir, içmeyenleri
    namaz kılanları görüyoruz, benim onlardan neyim aşağı diyorsa
    tehlikededir. Ben kapanırsam namaz kılarsam onlardan iyi olurum diye
    düşünüyorsa, yaptığının yanlış olduğunu biliyorsa küfür olmaz.

    Farzı yapmamanın günahı
    Sual: Bir insan içki içip kumar oynasa mı daha çok günah kazanır, yoksa namaz kılmasa mı?
    CEVAP
    Namaz kılmasa veya oruç tutmasa yani bir farzı yapmasa daha çok
    günah kazanır. Çünkü farzları yapmamanın günahı, haram işlemek
    günahından daha çoktur. Haramdan sakınmanın sevabı, farzı yapmanın
    sevabından kat kat çoktur.

    İbadetleri kazaya bırakmak
    Sual: (İnsan yaşlanınca, gençken olduğu gibi kolay ibadet edemez,
    abdestli duramaz, ağrıdan sızıdan namazlarını doğru dürüst kılamaz,
    Ramazan orucunu tutamaz, nerede kaldı ki bunları kaza etsin. Bunun için,
    oruçları ve namazları kazaya bırakmamalı) deniyor. İnsan hiç yaşlanmasa
    ve hep genç kalsa, orucunu ve namazını kazaya bırakması caiz olur mu?
    CEVAP
    Asla caiz olmaz. Namaz kılmanın yaşlanmakla hiç alakası yoktur. Hep genç
    kalsa da, emekli olunca rahatça kazalarını ödese bile, geciktirdiği
    için haram işlemiş olur. Bir de, bir ibadeti zamanında yapmakla,
    kazasını ödemek arasında sevab bakımından dağlar kadar fark vardır. Bir
    hadis-i şerif meali:
    (Ramazanda bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]

    Namaz da oruç gibi vakitli ibadettir. Vaktinde kılmak gerekir.
    Bir vakit namazı kazaya bırakmak, çok büyük günahtır. Kaza edilse bile
    günahı affolmaz. Ayrıca tevbe etmek gerekir.

    Emekli olunca, kazalarını ödeyebilen sadece azaptan kurtulur; ama
    namazdan ve oruçtan hâsıl olacak büyük sevaba kavuşamaz. Kurban
    kesmeyip kazasını yapan, yani değerini sonra veren kimse de, sadece
    azaptan kurtulur, kurban kesme sevabına kavuşamaz.

    Namazı, kazaya bırakmak büyük günah olduğu gibi, kazasını
    geciktirmek de büyük günahtır. Bu büyük günah, kaza kılacak kadar zaman
    geçince, bir misli artar. Kaza etmeyi geciktirince de, tevbe etmek farz
    olur. (S. Ebediyye)

    Namaz kılmayan
    Sual: (Namaz kılmayanın İslam’dan nasibi yoktur) sözü, namaz kılmayana kâfir demek olur ki, bu da Ehl-i sünnet itikadına aykırı değil midir?
    CEVAP
    Bu söz hadis-i şeriftir, çeşitli hadis kitaplarında vardır. Bunun
    gibi namaz kılmamanın küfür olduğunu bildiren hadis-i şerifler çoktur.
    Birkaçı şöyledir:
    (Namazı kasten terk eden kâfirdir.) [Taberani]

    (Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]

    (Namaz kılmayanın müslümanlığı yoktur.) [Bezzar]

    (Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]

    (İman, namaz demektir. Namazı itinayla, vaktine ve diğer şartlarına riayet ederek kılan, mümindir.) [İbni Neccar]

    S. Ebediyye’de, (Namaz kılmayanın İslam’dan nasibi yoktur) hadis-i şerifiyle diğer hadis-i şerifler açıklanarak deniyor ki:
    Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliğiyle, (İbadetler imandan parça değildir) buyurdular. Yalnız, namazda söz birliği
    olmadı. Fıkıh imamlarından İmam-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni
    Raheveyh, Abdullah ibni Mübarek, İbrahim Nehai, Hakem bin Uteybe, Eyyub
    Sahtiyani, Davud Tai, Ebu Bekir ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb ve daha
    birçok büyük âlimler, (Bir namazı bile bile, kasten kılmayan kimse kâfir olur) dedi. (Namazın ehemmiyeti kısmı)

    El-fıkh-u alel mezahibil-erbea kitabında da deniyor ki:
    Hanbelîler ile Abdullah bin Mübarek, İshak bin Raheveyh ve Şafiî’nin
    bazı eshabı dediler ki: Namazı mazeretsiz olarak, kasten terk eden kimse
    kâfir olur. Bu söz, Hazret-i Ali’den de nakledilmiştir. Bunlar, delil
    olarak Tevbe suresinin (Eğer müşrikler tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse serbest bırakın!) mealindeki 5. âyet-i kerimesini bildirmişlerdir. Resulullah efendimiz bu âyet-i kerimeyi açıklayarak buyurdu ki:
    (Müşrikler La ilahe illallah deyinceye, namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum.) [Buhari]

    Diğer üç mezhep mensuplarıysa, (Namaz kılmayı, zekât vermeyi vazife
    bilmez, farz olduğuna inanmaz, bunları yerine getirmediği için üzülmez,
    günaha girdiğini bilmezse, kâfir olur) demişlerdir. Yani Hanefi, Maliki
    ve Şafii’de namaz kılmayan kâfir olmuyor; ancak önem vermezse kâfir
    oluyor.




      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 6:43 pm